İşletmeler, çoklu bulut karmaşıklığıyla nasıl mücadele edebilir?
Çoklu bulut karmaşıklığı nedir, nasıl başa çıkılır?
Maliyet kontrolü, güvenlik, yasal düzenlemeler, daha fazla teknoloji ihtiyacı ve diğer avantajlarıyla çoğunlukla büyük ölçekli işletmeler tarafından tercih edilen çoklu bulut yaklaşımı, ortaya çıkardığı karmaşıklıkla işletmeleri operasyonel anlamda zorluyor. Global IT olarak bu yazımızda, çoklu bulut yaklaşımının en önemli dezavantajı sayılan karmaşıklıkla başa çıkmanın 5 yolunu derliyoruz.
2000’li yılların başı, bulut teknolojileri açısından dönüm noktasıydı. Google’ın ilk bulut hizmetini tanıttığı dönemde, 2006’da Amazon Web Services (AWS) piyasaya çıktı. Sonraki süreci biraz daha hızlı geçelim ve küresel salgının dijital dönüşümü belki de 10 yıl ileri taşıdığı, bulutun bir iş zorunluluğu haline geldiği 2020’ye gelelim. Uzaktan çalışma yeni norma dönüştü, 2010’lu yıllarda başlayan dijital dönüşüm girişimlerinde son viraja girildi, yapay zeka ve nesnelerin interneti gibi teknolojilerin yaygınlaşmasıyla çoklu ve hibrit bulut, birçok endüstri için standart hale geldi.
Teknoloji odaklı araştırmalar yapan Gartner’a göre bugün birçok kuruluş, hizmet sağlayıcı bağımlılığını en aza indirmek veya daha modüler, türünün en iyisi çözümlerden daha iyi yararlanmak için çoklu bulut stratejisini benimsiyor. Temelde yüksek erişilebilirlik, kesintisiz süreçler, esneklik, maliyet kontrolü gibi avantajlarıyla tercih edilen çoklu bulut altyapılarının en büyük handikapı, ortaya çıkardığı karmaşıklık oluyor.
Şu yazımızda birden fazla bulut hizmeti sağlayıcısını ortak bir sistem için kullanmayı öngören çoklu bulutun ne olduğuna, avantajlarına ve dezavantajlarına ayrıntılı bir biçimde değinmiştik. Bu yazımızda ise öncelikle dezavantajlar arasında en büyük operasyonel zorluk olarak görülen karmaşıklığı tanımlayacağız. Ardından bu çoklu bulut karmaşıklığıyla (multicloud complexity) mücadelenin 5 yolunu derleyeceğiz.
Çoklu bulut karmaşıklığı nedir?
Çoklu bulut karmaşıklığı, multicloud çözümlerini benimseyen ve servislerini işletmek için birden fazla bulut sağlayıcısının hizmetlerinden yararlanan işletmelerin karşılaştıkları zorluktur. Bulut karmaşıklığı, operasyon ekiplerinin işlerini önemli ölçüde zorlaştırıyor ve doğru yönetilemediğinde inovasyonun önüne dahi geçebiliyor.
Zira çoklu bulut platformları, her uygulama dağıtım (deployment) sürecinde kullanılan platformlara özgü düzenlemeleri gerektiriyor. Öte yandan farklı bulut platformları bir arada kullanmak, güvenlik risklerini de artırıyor. Görünürlüğü, performansı ve güvenliği geniş ölçekte korumayı zorlaştıran çoklu bulut karmaşıklığı, geliştirici ekiplerin farklı araç setleriyle karmaşık, çeşitli ve çoklu bulut ekosistemlerini yönetmesi ve izlemesi anlamına geliyor. Virtana Araştırma tarafından yürütülen bir anket, hem çoklu bulutun benimsenmesine hem de bu stratejinin oluşturduğu karmaşıklığa dair güçlü referanslar içeriyor.
- Ankete göre katılımcıların %82’si çoklu bulut stratejisini benimsediklerini söylerken, %78’lik bir kesim iş yüklerini üçten fazla genel bulut sağlayıcısına aktardıklarını ifade ediyor.
- Katılımcıların yarısından fazlası (%51), bu yıl içinde çalıştıkları genel bulut platformlarının sayısını artırmayı planlıyor.
- %34’lük bir bölüm ise 5 veya daha fazla bulut platformu kullanmayı planladığını belirtiyor.
- Ankete yanıt verenlerin %63’ünün kuruluşlarının geçiş, bulut maliyeti optimizasyonu, entegre performans izleme, uygulama performans yönetimi ve bulut altyapısı izleme için en az beş ayrı araç kullandığı görülüyor.
- %83’lük bir katılımcı tabanı, bu araçlardan gelen verileri manuel birleştirdiklerini ifade ediyor.
Bulut endüstrisinde bir uzman ve düşünce lideri sayılan David Linthicum, InfoWorld’de yayımlanan makalesinde araştırma sonuçlarının çoklu bulut karmaşıklığının gerçek bir problem olduğunu kanıtladığını ifade ediyor. Linthicum’a göre çoklu bulut dağıtımlarından önce, dağıtım sırasında veya sonrasında geçiş karmaşıklığının anlaşılmasına daha fazla özen gösterilmesi gerekiyor. Öte yandan yazar, operasyonel araçların hibrit bulut stratejilerine entegre edilmesinin şart olduğu çıkarımını yapıyor. Linthicum’a göre işletmeler, çoklu bulut stratejisini benimsemeden önce karmaşıklıktan kaçınmak için bazı ek planlamalara ihtiyaç duyuyor.
Uzman görüşü: David Linthicum
David Linthicum, çoklu bulut karmaşıklığının iş süreçlerini engellemesini istemeyen işletmeler için aşağıdaki önerilerde bulunuyor:
- İşleri daha karmaşık hale getirerek mimari karmaşıklıkla mücadele edemezsiniz. Evet, yalnızca bir genel bulut sağlayıcısıyla çalışmak işleri zorlaştırsa da çoklu buluta geçmeden önce güvenlik yönetimi, performans gözlemlenebilirliği, süreç düzenleme ve veri yönetimi gibi operasyonel gereksinimler için bulutlar arası bir çözüm bulmayı bekleyin.
- Halihazırda mimariniz bir karmaşa içindeyse, sistemlerin çoklu bulutta daha iyi çalışmasını sağlayamazsınız. Kurumsal veri merkezinizde kötü tasarlanmış sistemleriniz varsa, bunları genel buluta taşıdığınız bir mucize olmasını beklemeyin. Sorunları geçiş öncesinde veya sırasında düzeltmeniz gerekir. Aksi takdirde operasyonel sorunlarınız aynı kalır veya daha kötü olma riskiyle karşı karşıya gelir.
- Çoklu bulutunuzu nasıl çalıştıracağınızı planlamayı ihmal etmeyin. Bu planlamayı doğru biçimde yapmaz ve operasyonel gereksinimleri karşılayan mantıksal bir çözüm geliştirmezseniz, karmaşıklık kaçınılmaz olur.
Çoklu bulut karmaşıklığıyla nasıl mücadele edilir?
Çoklu bulut karmaşıklığının etkilerini en aza indirmenin yolu doğru planlamadan, doğru yönetimden ve operasyonel ihtiyaçlara bulunan etkili çözümlerden geçiyor. Bu noktada, bu karmaşayla mücadele etmenin yolları, beş başlıkta özetlenebiliyor:
- Birleşik yönetim yapısı: Birden çok sağlayıcıya yayılan, giderek artan bulut kaynağına ayak uydurmak için birleşik bir yönetim yapısı geliştirmek oldukça önemli. Bu açıdan bulut kaynaklarının ve hizmet yapılandırmalarının güncel durumunu düzenli olarak kontrol etmek gerekiyor.
- Yapay zeka ve makine öğrenmesiyle veri yönetimi: Çoklu bulut yönetimini manuel yapmaktansa, yapay zeka ve makine öğrenmesi gibi teknolojiler, karmaşıklıkla mücadele konusunda yardımcı olabiliyor. Gözlem ve kontrol sistemlerinden gelen verileri zaman içinde doğru biçimde filtrelemeyi öğrenebilen yüksek teknolojiler, veri yönetişimi açısından işletmelerin elini güçlendiriyor.
- Yetenek yönetimi: Çoklu bulut stratejisini benimsemek, farklı bulut sağlayıcıların sistemlerinde uzmanlaşmış yetenekli yazılım geliştiricilere, DevOps mühendislerine ve sistem mimarlarına duyulan ihtiyacı da artırıyor. Karmaşıklık durumunun önüne geçmek için bilgili ve deneyimli profesyonelleri işe almak önemli hale geliyor. Eğer koşullar gereği bu alanda yetenekli işgücü bulunamıyorsa, bu konuda eğitimler veren danışmanların mevcut BT personeline eğitim vermesi tercih edilebiliyor.
- Güvenlik yönetimi: Çoklu bulut stratejisinin benimsenmesiyle kontrolü güçleşen sistemler, tehditlere daha açık hâle gelen altyapılara yönelik küçük saldırılarda dahi daha karmaşık bir hal alabiliyor. Bu noktada farklı sağlayıcıların güvenlik seçeneklerini kavramak, kritik verileri özel bulut platformlarında tutmak gibi önlemler alınabiliyor.
- Görünürlük: Çoklu bulut karmaşıklığını yönetmek söz konusu olduğunda, görünürlük ve şeffaflık kavramlarına daha fazla özen göstermek gerekiyor. Hangi iş yükünün, hangi bulut platformunda çalıştığını bilmek ve kritik iş yüklerinin çalışma performansına yönelik bilgi sahibi olmak olarak tanımlanabilecek görünürlük, güvenlik açıklarını belirleme fırsatı sağlarken, stratejinin başarıya ulaşması için de kritik önem taşıyor.
Sorunlarınızı Global IT ile paylaşın, çoklu bulut karmaşıklığı çözümleriyle tanışın
2006’dan bu yana işletmelerin bulut yaklaşımlarında pek çok şey değişti. Organizasyonlar, teknolojinin sunduğu yeni olanakları iş sistemlerine adapte etmeyi öğrendi ve bulut teknolojisi, uçtan uca bir jargonu ve teorisi olan bir disipline dönüştü. Çoklu bulut, bu disiplinin en yeni kavramlarından biri olmasına rağmen hızla benimseniyor ve iş dünyasının çoklu bulutu öğrenme süreci devam ediyor. İş yükleri büyüdükçe karmaşıklığın artması kaçınılmaz görünse de, bugün bu problemleri aşmanın yolları arasında güçlü bir teknoloji ortağıyla çalışmak geliyor.
Global IT, bu noktada işletmelerin bulut odaklı tüm ihtiyaçlarına yanıt verebiliyor. 16 yıldır Google Cloud çözümleri üzerine uzmanlaşan Global IT; Hepsiburada, Getir, Trendyol, n11 gibi perakende sektöründe Türkiye’nin önde gelen markalarına bulut geçişi ve bulut modernizasyonu konusunda destek sağlıyor.
500’ü aşkın müşterisi, 3.300’ü aşkın tamamlanmış projesi, buluta taşınmış 87.500’den fazla kullanıcısıyla şirketlerin işlerini bulut tabanlı yeni nesil teknolojilerle geliştirmesini olanaklı kılan Global IT, e-ticaretin modernizasyonundan felaket kurtarmaya, yapay zekadan cloud check-up’a, güvenlik çözümlerinden veri bulutu çözümlerine uzanan hizmet ve Google Cloud çözümlerini içeren ürün portföyüyle dijital dönüşümünüzde güvenilir bir iş ortağı olarak konumlanmak için hazır.
Yazının altındaki formu doldurun, sizinle iletişime geçelim.